27 Mayıs 2010 Perşembe

Çocukluk arkadaşının kalbindeki babam...

Bir insan hem yaşamı hem de ölümü ile başkalarında "daha iyi bir insan olma" hevesi ve gücü yaratıyorsa... Bütün bu bilgelik nereye gitmiş olabilir?
 
Çocukluk arkadaşının kalbindeki babam...

http://www.gazeteekspres.com/koseyazari.php?id=1765

Babanızın cenazesinde ne giymek istersiniz?

Boş valiz karşımda ağzı açık duruyor. Çekmecede giysilerim, fırlamış bana bakıyorlar. Ben bir ona bir öbürüne gözüm takılarak ortada sersem sersem dolaşıyorum. Pantolon koymalı mıyım? Kaç günlüğüne gidiyorum? Acaba soğuk mudur, hırka alsam mı? Şu rahat tişörtlerden almam lazım, süslü püslü görünmek için son gün bugünler herhalde. Elimi neye attıysam çok renkli neşeli. Hiç bugünleri düşünüp şöyle mütevazi bir şeyler almamışım. Ya çok paspal, ya çok süslü, renkli. Biri gelseydi keşke benimle, benim yerime valizi hazırlardı, şimdi ne alayım derdim olmazdı dedim kendi kendime. Peki yarın? Cenaze töreninde? Hadi bakalım, hiç bunu düşünmemiştim. Bu bir tartışma konusu olmalı. “Babanızın cenazesinde ne giymek istersiniz?”

Önce geleneksel siyah uzun kollu bir şeyler bulmalıyım dedim. Ama hüzün yakışmazdı, tertemiz, bakımlı, düzgün bir şeyler giymem lazım, sırf geleneklere uyacağım diye babamın karşısına paspal çıkamam ki. Çok renkli şeyleri de sevmezdi, çok dikkat çekiyorsun derdi. Çünkü 70-80 lerde dört kız çocuğu büyütmek belirgin bir kaygı ve koruma güdüsü gerektirir, babamda fazlasıyla vardı. Bizim güvende olmamız, eğitimli olmamız, güçlü olmamızı isterdi. Zarar görmeden ve aynı zamanda temiz kalarak yaşamak çok kolay değil. Babam bunu yaptı ve sanırım bize de bunu yaptırdı.

Ama onu karşısına şık ve düzgün çıkmak istiyorum. Hüzün yakıştıramadım hayatı yarı hüzünle geçen o adama. Mücadele eden, seven, koruyan, eğiten, vizyon açan, hayat veren… Şimdi bütün çocukları tek tek yanına toplanıyoruz. Kurduğu, kurulmasını sağladığı bütün hayatlar… Hüzün yakışır mı böyle bir cenaze törenine? Ölüm acısı taşıyan hiçbir şarkıyı babama yakıştıramıyorum, çünkü bu bir acı değil, bir hoşça kal. Tekrar görüşmek üzere bir geçici veda. Sevgi ve huzur dolu bir ev, bir hayat. Güçlü bir aile. Seven birbirini destekleyen kalpler. Herkes bir araya geliyoruz..

Hala bulamadım ne giymek istediğimi, başıma hangi örtüyü örtmek istediğimi. Ne renk olmak istediğimi, nasıl görünmek istediğimi. Valize attım bir iki parça bir şey. Birinden birini seçeceğim veda günü için. Aslında biliyorum ölenler bir yere gitmez.

Gene de insan önceden önceden düşünmeli mi acaba, babası hayatta iken daha, “Babamın cenazesinde ne giymek isterim?” diye. Sonradan afallamamak son dakikada yanlış kararlar vermemek için?

9 Mayıs 2010 Pazar

Durum

Göz bir gün şöyle demiş: "Bu vadilerin ötesinde mavi sislerle sarmalanmış bir dağ görüyorum. Güzel değil mi?"

Kulak dinlemiş, bir süre dikkatle dinledikten sonra "Ama dağ nedere? Onu duymuyorum," demiş.

Sonra El konuşmuş ve demişki, "Çabalıyorum ama boşuna, ona dokunamıyorum," ve Burun da "Dağ yok, çünkü onu koklayamıyorum," demiş.

Göz başka bir yana bakmış ve hepsi aralarında Göz' ün bu tuhaf yanılgısı hakkında konuşmaya başlamışlar. Ve şöyle demişler: "Bu, Göz ile ilgili bir durum olmalı."

Halil Cibran


Bu sadece benimle ilgili bir durumdu. Benim algıma ve benim yaratılışıma uygun… Sadece ben biliyordum. Ben anlayabiliyordum. Başkaları kendi algı ve yaratılışlarına göre değerlendirmeler yaptı. Kimisi inandı bana, kimisi itiraz etti, kimisi uyardı. Oysa ben biliyor ve görüyordum orada olduğunu. Dedim ya, bu sadece benimle ilgili bir durumdu. İçimdeki tüm devinimleri ben biliyordum. Kapılar kapılar açıp bazılarını kapatıyordum. Kendi içimdeki yolculuktan keyif almaya başlamıştım. Bu durumdan çok, durumumun yarattığı yolculuk beni şaşırtmaya başladı. İşte benim durumum bu…

Herkes kendi yaratılışına, yeteneklerine ve algısına göre yaratır gerçeğini. Düşünür, hisseder, niyetleniriz. Bunlarla gerçeğimize yön veririz. Ben bu durumun benim gerçeğimi iyi yönde yaratmasını seçtim. Duruma iyi düşünceler, duygular ve niyetler yükledim. Şimdi artık cennetteyim. Keyifli bir yolculukta, bir keşifte, sınırsız bir dünyadayım.